28 Eylül 2012 Cuma

Güzel Bir Laf Ettiysen, Susacaksın.



Viyadükten her çıktığımızda ''Oğlum yine mi ikimiz lan?'' diye çıkarız, şaşmaz. İnsanın büyüdüğü yerde yalnız olması kadar saçma bir duygu yok bence. Bir de insanlara güzel anlatıp, kendinin sevmemesi. Bu kadar kötü olup böyle devam edilmesi de saçma.

Yine, o gün de köşedeki abiden bir sigara, bir de sade soda aldık. Birimiz sigara, birimiz sodayı hiç sevmez. Problem değil. Konuşarak her şeyin halledilebileceğine inananlardanız. Yolda giderken insanları yargılamak dünyanın en mutlu işi, daha hoşu ise 'Öeaaaf' sesini aynı tonda çıkartabilmek. Dışarıdan bakıldığında hayatımızdan pek hoşnut olabiliriz ama biz genelde sokakları sıkılarak geziyoruz. Tam yanından geçtiğimiz kokoreç kesinlikle Şampiyon'dan daha iyi ama hayatta isimler her zaman bir adım öndedir. Bu yüzden yüksek lisans yapmayı çok istiyorum. Kilo vermem gerekmeseydi, olayların nereye gideceği de belliydi ama yapamadık.

Birkaç farklı yol olmasına rağmen burger satan yerin yanından geçmek her zaman en iyisi çünkü orada dondurma sırası bekleyen insanlara şaşırmak zevkli, oturanlarla dalga geçmek daha da zevkli. Yolumuz uzun ama zamanımız çok daha fazla.

Sahili olmayan yerlerde yaşamayı hayal edemiyorum, okuduğum yerde sahil olmamasına rağmen. Sahil dert oluşturur ama geri almasını sever. Bir şey kalmaz yani içinde, en temizi. Yanımızda genelde üçer bira alıp gelen iki genç olur. Düzgün görünümlü gençlerin hepsi mutsuz, garip görünenleri biz oralarda çok görmeyiz. Mutlu olmayan zamanın hikayeleri bunlar, bu da normal.

Sahilde her zaman kediler var, bazı şeylerin kokusu yeter ya. Kedilerin olması onlara baklava yedirmemiz gerektiği anlamına gelmese de biz yedirdik. Sahiline inerken yanımızda baklava olmasının da hiçbir anlamı yok ama tadı çok güzeldi. Kedilerin insanların özel olarak yediği şeyleri yiyebilmesi de saçma. Kedileri sevmem, köpekler her zaman gözüme daha sevimli gelmiştir. Bazı insanları da sevmezsin ama yine de acırsın, yetiştiriliş tarzı buna deniyor sanırım. Kedi için aynı durum söz konusu değil tabii, bir şişe suyumuzu içmiş olabilir. Canı sağolsun, belki bize dua etmiştir. Bence bunlar aralarında bizim gibi konuşuyorlar zaten, fazla küçümsüyoruz. Şu hayatta başıma ne geldiyse küçümsemekten geldi. Küçümsediğin insandan bir şeyler yapmasını beklemezsin ama yaparlar.

Sohbetimiz İstanbul sınırlarından Almanya'ya kadar dayanıyor. Mezhebimizin darlığı oranında geniş bir çenemiz var. Anlatacak çok şey olmasına rağmen biz hep aynı şeyleri konuşuyoruz, on beş senedir anlayamadım. Aralara serpiştirilmiş uzun hikayelerimiz var ama bunu tüm zamana yayınca unutulup gitti hepsi. Ya biz her zaman böyle maldık ya da ben sadece kötü şeyler konuşulunca unutmuyorum.

Yukarıya çıkarken bana ''Lan ben sana bir şey anlatıcam, sen kızacaksın ama yine de anlatayım.'' dedi. Yine aynı şeyler, malum. ''Bu sefer gerçek gibi duruyordu, bu da mı yalanmış?'' diye bitti cümlesi, şaşmaz.

''Bir şeyin efsane ya da mükemmel ve hatta gerçek sıfatını alabilmesi için bitişine bakacaksın. Başında ve ilerlerken hepsi doğru geliyor oğlum, sanki bizim bu boşluk her parçaya uyumlu gibi yani. Yapılması kolay yapbozlara benziyoruz, ucuz olanlarından.'' dedim.

''Bir kere de yalan söyle arkadaş, senin yanında kendini mutlu edecek bir şey duymak imkansız'' tepkisini vermekten bıkmadı, bıkmaz.

Ben doğruyu severim, huyum bu. Bilir yani. Konuşmadım. Böyle güzel laflar ettiğim zaman, sonrasında susmayı seviyorum. Bir kişiye ve beni görmekten midesi bulanmış bir adama da olsa karizmatik gözükmenin yolu budur çünkü, bilirim. Güzel bir laf ettiysen, susacaksın. Öyle olduğu zaman unutulmuyor.

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Blogunda en iyi yazın muhabbeti geçmişti. Bundan sonra o muhabbet bir daha açılsın lütfen. Harika...

Eren dedi ki...

adsız,

çok teşekkür ettim, böyle düşünmene çok sevindim.

Caner dedi ki...

Oldukça beğendim yazını.Yaz daha yaz,az daha yaz.

Eren dedi ki...

caner,

eyvallah. senin yazın hakkında yapacağım yorum aklımda.

Adsız dedi ki...

"Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
‘zamanla bırakmamak’tır..'
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır.." der nazım çok da güzel der..
yazdığın en güzel yazılardan biri olmuş..

Eren dedi ki...

adsız,

eyvallah..

çok güzel laftır, bilirim. nazım'ı da severim.

Faruk dedi ki...

ben ne zaman güzel bir laf etsem sonunda küfür ediyorum. demek oradaymış sorun.

Eren dedi ki...

unutuldun mu? üzüldüm.

Adsız dedi ki...

Beyefendi yazınız beni çok etkiledi rica etsem kedilere yedirdiğiniz baklavayı nerden aldınız merak ettim kusura bakmayın...

Eren dedi ki...

ömer sen daha iyi bilirsin nereden aldığımızı :D