ufakken kendimi kahraman sanıp duvarları büyüyle kırmaya çalışırdım. yaparken bir yandan saçma olduğunu düşünüp, bir yandan da inanmaya devam ederdim. öyle bir gerizekalılık. sonra yaş biraz büyüdü, ruh çok büyümedi. penceremi kasıtlı açık bıraktığım ilk anlara denk gelen dönemler hayatımın en çok halı saha maçına sahne olan dönemlerdi. halı saha olsun, basketbol olsun kendimce iyi geldiğine inandığım bir totemim vardır. her maçtan önce kale direklerine bi şey yapıp uğur getirdiğine inanan kalecilerle de sanki hiç gol yemiyor diye dalga geçmeye devam ederim. çünkü eren olmak böyle. o dönemler pendik sahili'nden telekinezi ile selam gönderdiğim zamanlara da denk geliyor. yani güzel zamanlar. ve o zamanlar ben hakikaten halı sahada yaptığım asistleri birisine doğru yapardım. çünkü beni tanıyan bilir halı sahada asist yapmayı gol yapmaya yeğlerim. çağın gerisinde kalmış bir on numara olmayı severim yani. asist yaptıkça bir yerlerde bir şeyler ışıldıyor gibi inanırdım yani.
sonra bir şeyler bir şeyler oldu ve bir şeyler daha. eskisi kadar ayrıntı vermeyi sevmiyorum. yazı yazamamam da belki bu yüzden.
insan her zaman istediğini yapamıyor. karar almak manasız. kalbimin kesinlikle karşı çıktığı çoğu şeyi başka bir yerimle yapıyorum. üzülüyorum da. bir de hiçbir şey yapamadığımda üzülüyorum. aldığımı ona da alamadığımda, yediğimi paylaşamadığımda ya da giydiğimi giyemediğinde. aslında ayakkabılarımızı tahmin ettiğinden çok severdim diyemiyorum da. bazen kendimi çok iyi anlatırım bazense hala konuşamayan bir çocuk.
sürekli haksızlığa uğradığını düşündüğün birisine haksızlık yapabilmek için çok büyük bir baskı hissetmen gerekiyor. fakat baskıyı artık oluşturan da sensin. ben bir şeyi çok iyi öğrendim. hali hazırda bir denge var ve onu sağlamak bana düşmüyor. sadece olanı söylemeli insan. o kadar. bunu gerçekten anladım.
çünkü sadece benim görebildiğim bir açıdan bana çok güzel bir pas geldi. ben de pas yapmak istedim.
"hadi git maçını yap ve kazanmadan gelme"
kazanamadık ama. ama evet. bu umudumu hiç yitirmeyeceğim evelallah. ama biz varız. ben de buradayım. sen zaten bence hep oradaydın. her şeye çözümüm budur evet. tıkandığım her an çıkış kapım bu kadar basit oldu. ve huzur budur. blog adresinin söylediği gibi. onca dert ve sıkıntı hep olacak, önemli olan çıkış kapısının olması. ya da penceresinin.
2 yorum:
Hayatın kısa bi özeti gibiydi, güzeldi.:)
teşekkür ederim
Yorum Gönder